3 Ocak 2013 Perşembe

Mecnun Misali...

Bir mecnun gibiyim çöllerde,
Serabını görüyorum baktığım her yerde;
Üstünde bembeyaz bir gelinlik,
Elinde gelin çiçeğin ile...
Daha ne duruyorsun?
Savursana çiçeğini, 
Hadi at artık şu imzayı, bekletme beni...
Aç duvağını;
Bir öpücük kondurayım,
Alnının tam ortasına bir mermi gibi sıkayım sevgimi,
Dudaklarımla...

Bak herkes alkışlıyor bizi,
Ve herkesin dudaklarından yankılanan aynı cümle,
'Çok sevmişler birbirlerini'...
Gülümsüyorum onların bu sözüne,
Hiç bozuntuya vermiyorum, senin beni sevmediğini bilmesinler diye...
Ben mecnun misali kalmışım çöllerde,
Sen leyla olamadın bir türlü verdiğim aşk şerbetiyle...
Az mı geldi de sevemedin?
Yoksa çok verdim de şarhoş olduğundan mı sevemedin?
Çözemedim ben bu durumu...

Bu nasıl bir duygudur ki;
Sevenler her zaman acı çeker?
Sevilenler, sevildiklerini bildiği halde,
Muhtaç olucakları o sevgiyi ellerinin tersiyle iterler?...
Çok anlamsız geliyor aşk denen varlığı ispatlanamamış duygu karmaşası,
Herkes çok seviyor,
Fakat kimse sevilmiyor...
Bu nasıl bir ilişki?
Bu nasıl bir çelişki?
Çok seversin bunalırlar,
Az seversin sıkılırlar...
Kahvenin bile ortasını tutturamayan insanlardan,
Duygularını ortalamasını nasıl beklersiniz ki?

Herkes yazar, çizer, okur, söyler aşkı...
Fakat kimse anlayamaz bu aşk'ın kaçtır yaşı?
Kimse bilmez aşk'ın anlamını,
Ama sorsan aşıktır her ahmakın aklı...
Esas aşk âma'lardadır aslında,
Görmezler ama kalpleriyle yaşarlar onlar,
Aşktan değildir âma'lıkları belki ama;
Onlar kendini aşk'a adarlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder