16 Aralık 2016 Cuma

Periscope

@cagatayksk35

21 Ocak 2015 Çarşamba

Anlatılmaz yaşanır aşk...

Sen heryerde beni görmek istedin
Ben seni sadece sol yanımda...
Sen heryeri benimle doldurdun,
Ben'se sadece sol yanımı...

Sen herşeye biz dedin,
Ben herşeyi sen bildim...
Sen her zaman bana baktın,
Ben'se geleceğimizi yazmakla uğraştım...

Sen hep beni sevdin,
Ben sadece bizi...
Sen hep beni istedin
Ben'se bizi...

Senin yaptıklarını yapamam ben,
Çünkü ben;
Azraile çelme taktım
Şeytanı kıbleye yatırdım
Cehennemden bile sıcak ateşlerde yandım
Hayat oyunlarında rolümü kendim yazdım
Kadere baş kaldırdım
Yüreğimde köz bırakmadım...

Ben sonunu bildiğim romanları bile,
Cahilce okudum...
Kendime savaş açtım ve yenildim
Sonunda pes ettim...
Ben kendime küskünüm
Hayata küsemediğim için...
Senin gibi anlatıp gösteremem aşkımı
Ama sabredebilirsen bana,
Yaşatarım aşkın en kralını,
Sevilmeyi öğrenemem ama;
Yaşatırım sana sevilmenin en zirvedeki hazzını...
Seni seviyorum...
Ama; sen sevmene bak;
Herşeyi yaşatmayı bana bırak...

Aşk; illaki görmek, özlemek, bakmak, koklamak, göstermek veya anlatmak değildir...

Aşk yaşatabilmektir,
Aşkını mutlu edebilmektir...
Her zaman azar azar değil,
Ona unutamicağı mutlulukları halı gibi sermektir...

Aşk sadece sevmek değildir;
Aşkına, aşk'ı yaşatabilmektir...

3 Haziran 2014 Salı

Aşk'la Harb-im

Şimdi başladı benim aşk'la harbim,
Bu darbe değil; sadece kalbinde devrim,
Sen de biliyorsun kalbimde teksin,
Tamam haklısın bende kalbinde tekim..
Yetmiyor bu aşk'a verdiklerim,
Demek ki, rahat değil o kadar kalbimdeki yerin,
Sen bende sek'sin,
Beni neden sulandırıp içtin...
Ben sende ki ben değilim,
Sulandırmana gerek yok;
Ben kendime mezeyim...

İçtikçe seni kızarır göz bebeklerim,
Sevdikçe, içmeyi
İçtikçe, sevmeyi
Yaşadıkça, seni 
Seninle, yaşamayı sevdim...
Döndürdün dünyamı bir masal perisi gibi,
Bazen varsın, bazen yoksun,
Başlattığın masal gibi...
Öyle sürmez bu devrin aşk'ları,
Masal değil, gerçek aşk bu karıştırma sonları
Masallardaki gibi bitmez böyle aşkların sonları...

Şimdi başlatıyorum bu aşk'ta harb-i
Artık, bitti senin devrin.
Fethettiğin bu kalbi,
Paramparça ettin de sonucuna hangimiz dayanabildi?
Yaptığım bu darbe, darbe değil aslında,
Senin devrin, devir değişti artık bu benim devrim-im...
Sahibi benim artık aşk ülkesinin,
Kalbin vatanım, sevgin memleketim
Ve sen; sen benim milletim...
Artık herşeyin benim ve sen; sen benim herşeyimsin...
Bırak kendini benim akar sularıma,
Bana aşk'ı anlatma, bırak ben yaşatayım sana
Mutlu olamazsın hürriyetin peşinde koşarken,
Özgürlüğü yakalayabilirsen huzuru terk edersin,
Huzurdan vazgeçersen, kaybedersin...
Kaybetmekten korkarsan, kazanamazsın
Kazanamadığında mutsuzlukla tanışır onda kalırsın
Kalma oralarda gel yanıma,
Huzurum olursan mutlu olursun,
Mutlu olursan, mutlu olurum, mutlu oluruz
Sen değil, ben değil, biz oluruz...

Yüzyıldır yaşanmadı böyle sevda,
Sana anlatabilsem imreneceksin bana inan,
Yüzyıllık alfabeden büyük sevdam,
Bendeki seni sana anlatacak harfler yıllardır mefta,
Gideceksen, gelme kal gittiğin yerde,
Yerle bir ettin zaten senin için çarpan bu kalbi
Kabulleniceksen krallığımı,
Gel otur tahtıma kraliçem,
İktidar olmak istersen eğer,
Kaybedersin bütün krallığı...

7 Kasım 2013 Perşembe

Gel Deme Bana Gelmem Bundan Sonra...

Bir yıldız gibisin gözlerimde;
Geceleri kamer ışığıyla parıldayan,
Her zaman uzağımda, ama her gece yanımda olan,
Binlerce yıldızdan birisin sadece...

Elbetteki, seviyorum gökyüzünü geceleri
Seni de seviyorum tabiki,
Ama, sadece seni görebildiğimde,
Kimi zaman rüyalarımda, kimi zaman bomboş hayallerimde...

Belki unutmuşsundur seni nasıl sevdiğimi,
Ya da özlemişsindir, içini gözlerimle ısıtmalarımı,
Sevgimle seni şımartmalarımı, özlemişsindir.
Diyemezsin sen, ama anlarım ben...

Herşeye rağmen yanındayım,
Yeterince yakamadığım için seni,
Tüm beceriksizliğimle karşındayım yine,
Ama yanıma gel deme bana bunu sakın söyleme...

Belki bakmamışsındır başka gözlere,
Belki söylememişsindir bana söylediğin yalanları kimseye,
Belki de gerçekten sevmişsindir beni,
Ama gel deme, bana dön gel deme, gelemem...
Çünkü; içimde yanan aşk ateşiniden,
Hendekler koydum yüreğimin önüne,
Yanıcağımı bile bile ateşe giremem seninle...

Alıştım seni uzaktan sevmeye, yanında yapamam
Beceremem ben başkasının kokusu sinmiş yastıklara baş koymayı,
Bilmezden gelemem bildiklerimi...
Ama bir gün gelmeye karar verirsen eğer,
Karanlığı parçalaman gerekecek yanımda olabilmen için,
Savaşman gerekecek...

Ve korkuların her zaman galip gelicek sana...

Yani sen gelemeyeceksin,
O yüzden ait olduğun han'da kal,
Tahtının keyfini sür
Bu devirde kimse olmaz senden yana,
Gayri herkes marabadan yana...

29 Ağustos 2013 Perşembe

İki bira yeter benim aşk'a susamış gönlümü doyurmaya,
Peki senin doyman için daha kaç yatak gerekli aşk'ına?

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Tükenmez Kalem Tükendi...


Kaç yaprak kaç satır harcadım
İçimdeki seni anlatabilmek uğruna
Tükenmez dediğim kalem bile tükendi artık
Satırlarca ağlaya ağlaya akıttı mürekebini
Bir adın kaldı aklımda
Derin acı ve sızılarımı hatırlatan
Bir de "hiç ayrılmicaz" derkenki silüetin var hatırımda...

Yeni yeni tanıyormuşum meğer insanları
Yeni öğreniyormuşum sahte sözleri ve kahpelikleri
Oysa sevilmeyi, sahiplenilmeyi öğrendim sanmıştım seninle,
Hayata yenilmemeyi
Gözlerini gördüğümde gülebilmeyi 
Öğreniyorum sanmıştım seninle...

Kimler neler söylemişti de,
Yokluğunun nasıl acı verdiğini kimselere diyememiştim
Herkes seni bilirdi de
Haysiyetsizliğini bir ben görememişim
Şimdiler anlıyorum insanlara güvenilmemesi gerektiğini
Yeni yeni öğreniyorum
Sevdikçe sevilmiceğini...

Yüreği yandıkça pişiyor insanoğlu
Pişdikçe anlıyor ne kadar iyi olursan o kadar s....ceğini
Küfür etmek istemezdim bende ama
Küfürün bile hafif kaldığı insanlıklarla dolu bu dünya
O yüzden şimdi her şerefsize
Şerefsizce bir elveda.
Sevgi yerine verdiklerin kalsın yataklarda o piçin altında
Ben yokluğunu yaşarım 
Hayalimde masum sen ruhuyla...

Uğrunda Harcadıklarım

Gülleri soldurdum uğrunda,
Kanamaktan kabuk tutmuş yaralarıma ol diye melhem...
Geceleri sildim gözlerimden,
Güneşim,saydım seni, kimi zaman yüzüne bile bakamadım, ateşinden...

Zamanı bile harcadım uğrunda,
Gözlerindeki parlaklığı ömrüm boyunca göster diye bana...
Şimdilerde bomboş ellerim ne harcıyacak birşeyim,
Ne de uğruna harcanacak ''sen'' varsın...

Ayrıldığımızdan beri kalplerimiz,
Özlediğim her an durduruyorum zamanı...
Çünkü; artık ne biz olabiliriz
Ne de; sen ve ben...

Ben senin kılığına bile dokunamazken,
Sen beni bile harcadın kendin için...
Farkındaydım olanların,
Farkındaydım yüzündeki maskenin...

Ama o son sözlerin mıh gibi aklımda hala,
Neydi bizim derdimiz bizim bile bilemediğimiz,
Oysa her ilmiğini bizim döşediğimiz,
Yarım kalan bir dokuma örneğiydi ilişkimiz...

Bunlar değildi aslında söylemek istediklerim,
Kim dinler ki içimi dökmek istediklerimi,
Hani derler ya, anlatılmaz yaşanılanlar,
Anlatan olsada; anlamaz yaşamayanlar...

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Son Mektup...

Özlem duygusunun .. koymak istiyorum. Özledim, özlüyorum, özlicem! Ama kimselere söylemicem. O bile bilmicek bunu. Ama, ben özlicem... O duymicak ama ven haykırıcam her gece gökyüzüne seni seviyorum diye. Belki biraz yaş dökücem onun olduğu yerin tam aksi istikametine.
Ama susucam ! Konuşmicam artık. Anlayanın olmayınca konuştukların boştur nasılsa. Her geceyi doldurucam onun yokluğuyla. Yokluğunu yakıcam ve dumanında boğucam göz kapaklarımı. Ama o bunların hiç birini bilmicek... Taa ki o son mektubu herkes okuyup herşeyi öğrenene kadar kimse hiçbirşey bilmeyecek...

Ahh! Ahh Şu Yalancılar...

Ah şu yalanlar...
Dostu dosta düşman eder,
Uğruna; insanı sevdiğinden eder,
Hayatları alt üst eder,
Yalanların çobanı yalancı insanlar...

Ah şu yalanlar...
Ah şu yalancılar...
Sorsan hepsi şerefiyle yaşayan namuslu insanlar,
Tanıdıkça yabancılaşırlar
Çünkü; kendilerini bile yalanlarla anlatırlar,
Yalancı, kişiliksiz insanlar...

Ah şu yalanlar...
Öyle bir inanırsınız ki onlara,
Bazen gerçek doğrular sahte gelir gözünüze,
Gerçek olmayan herşey güzel,
Tüm gerçeklikler kötü olur hayatınızda,
Zamanla anlarsın asıl olanı
İş işten geçmiştir
Gitme vakti gelmiştir...

Ahh! Ahhh şu yalancılar...
Öyle yer ederler ki içinizde,
Aylar geçer, yıllar geçer, zaman geçer...
Kapıyı vurup giden,
Başkasına kapılıp gidenler;
Zamana takılıp gidemezler...
Kalbiniz yangın yeri misali,
Gidenleri cehenneminde yaşatır,
Ama acısını size tatdırır...

Ne zamanın faydası vardır yalanlara,
Ne de elinden tutup götürür yalancıları,
Yakalayamadığınız ya da yetişemediğiniz o zaman...
İnanılmaz kimsenin anlattıklarına,
Herkes çıkarı uğruna savurur yalanları başkasına
Tanıdıkça farkedersin yabancılığını sevdiklerinin,
Öğrendikçe anlarsın; kahpe olduğunu bütün kulların...

Yeni Umutlar..

Yeni bir gün, yeni bir hayat...
Yeni düşünceler, yeni umutlar...
Sönmemiş ateşin külleri olsada geçmişimizde,
Elbet bir gün bir rüzgar esicektir o küllerin üstüne...
Ardından bir yağmur, istemesek de temizleyecektir külleri
Ve; elbette bir güneş doğucaktır
Yağmurlu günlerin karanlığı aydınlatan
Henüz ufukta güneşi göremesemde
Esen rüzgarların serinliği var yüreğimde
Henüz silinmemiş olsada geçmişim
Hatırlamamı engelleyen biri var ellerimde
Geçmeyen geçmişimi düşünmektense;
Gelecekte göreceklerim aklımdan geçmekte...
Elveda dün'lerime...

Hadi Hayat Kapat Işıkları...

Hayat hadi kapat ışıkları yatalım artık
Çok geç kaldık uykuya dalmak için
Vakitte geçti zaten
Hadi söndür ışıkları kapatalım göz kapaklarımızı...

Sessizliğin okyanusunda boğulalım
Yüzmeyi unutalım
Karanlıklarda gördüğümüz ışığın peşinden koşalım...
Hadi inat etme kapat artık ışıkları yatalım...

Kimse görmeden kan çanağı gözlerimizi
Kimse duymadan feryad edişlerimizi
Sesimizi duyuramadığımız sevdiklerimizi
Unutalım herşeyi...
Hadi hayat kapat artık ışıkları yatalım artık...
Vakitte geldi, hakkımızda bitti zaten
Hadi kapatalım artık göz kapaklarımızı...

Çağır şu azraili,
Sersin artık önümüze sırat köprüsü dediklerini
Geçmesekde düşelim aşşağı
Yeter ki bitsin bu oyun dedikleri
Kapat artık tüm lambaları
Ben kapatıyorum göz kapaklarımı...

Hani Giderken...

Hani giderken tüm rüzgarı arkana alıp,
Bütün gemilerimi yakıpta gittin ya;
Ateşinle sana ulaşmaya çalışıp, hiç yaklaşmayayım diye...

Hani, giderken gözlerime son bir bakış attın ya,
Her an benim ol, ama ben senin olamam,
Bana bahşettiklerini sana sunamam der gibi, gittin ya...

Hani, giderken son bir kez sarılıp koklamak istediğimde,
Bana sanki azrailim gibi sarılıp kokladın ya,
Hiç gözlerin dolmadı ama, gitmek zorundaymışsın gibi bakıpta gittin ya...

Hani, giderken dedin ya belki bir gün yine kesişir yollarımız,
Belki kaderimsindir, kaderinimdir demiştin ya,
Bir daha çıkamazdım ki karşına seni onunla gördükten sonra...

Hani giderken demiştin ya seni sevmiyorum artık diye,
Seni haketmiyorum demiştin ya...
Peki ben sensizliği hakediyor muydum?

Hani giderken gözyaşlarımı silmiştin ağlama demiştin ya,
Giden sevgiliyi izlemek o kadar kolay mı sanıyordun sen?
Sen ağlamayı unutmuş olabilirsin, ama ben henüz tanışamadım gülüşlerimle
Bir gözyaşlarım var şimdi ellerimde,
Bir de sensizliğe bulanmış hazin duygularım...

Ne Desem Az Gelir Sana..

Ne desem ne yazsam az gelir sana
Okursan belki anlarsın yaralarımı
Dinlesen duyarsın belki kalbimin can çekişlerini
Kim bilir kimlerle neredesin
Kim bilir şimdi hangi gönüldesin 
Şehirlerin hangisinde
Ve hangi bedenlerin ellerindesin
Kim var gönlünde yada kimlere yer verdin içinde
Bilemediklerim bunlar ama
Bildiklerim yakıyor canımı
Seninde canın yanar inşallah
Yatakta olmadığın zamanlarda...

Bir Kere de Bana Dönsün Dünya

Bir kerede benim için dönse şu dünya
Ya da bir kere bana doğsun güneş
Bir kere aydınlansın pesimist düşüncelerim
Bir kere de yanılayım hislerim de
Bir kere de gülsün yüzüm
Solmasın kopardığım güller
Bitmesin kurduğum hayaller
Ya hiç uyuyamayım
Ya da hiç bitmesin rüyalarım...

Hani sizin boy veremediğiniz denizler varya
İşte ben onların en dibindeyim...

29 Haziran 2013 Cumartesi

Sende .... be dumanım, sende ....

Sende bittin be dumanım, sen de bittin...
Ayrılık daha ayrılmamışken benden,
Sende gittin be dumanım, sen de gittin...
Henüz bitmemişti ki yürek yangınım,
Sana aşıktım, sana yanıyordu gönlümü aydınlatan tüm ışıklarım
Sana eriyordu yanan bir mum gibi içim dışım...

...

Sende bittin be dumanım, sen de bittin...
Her güzel şey gibi sonunda sen de bittin
Bu kadar mıydın bana; olmadığı yere kadar...
Nerde şimdi verdiğin o sözler?
Vaadler ve yeminlerin, nerede?
Gözlerin benimle, diğer yarın nerede?

Hakaret değil dizelerim;
Küfürlerimi sözcüklerle gizlemeyi öğrendim.
Mutlulukları melodilerde algılamayı,
Hüznü ise kalpte yaşamayı,
Seni şarkılarımızda anmayı,
Sen gidince anladım be dumanım, sen de gidince...

Sende gittin be dumanım, sen de gittin...
Yanacağımızı bile bile bizi bitirdin
Kimilerini almak için koynuna,
Bizi silip attın be dumanım....
Sende git dumanım, sen de git,
Bırak sadece hayallerim kalsın bana,
Sen mutluluğunu al da git dumanım sen de git...
Dumanların dizdirir senli dizeleri bana,
Ama bilemezsin ki; içtiğim her zehir senindi...
Eve bırakıp gittiğin gün içtiğim en güzel zehir idi.
Sende şimdi bittin be dumanım, sen de bittin...
Ben de bittim...

21 Haziran 2013 Cuma

Uykularımı sen çalmadın;
Onlar hep sana kaçtı...

Yüreğinizle Başbaşa...

Hayattan sadece tek bir şeyi istersin. Ona sahip olmayı. Onun dışında herşeyi hiç olmamış gibi sayarsın, sanki yoklarmış gibi. İki kişilik olur o an dünya sana. Sanki üçüncü bir kişi olsa yanınızda, kalabalık olucak, dar gelicekmiş gibi hissedersin. Onun uğruna herşeyi feda edersin, herşeyinden vazgeçersin. Arkadaşlarından, hobilerinden, oyunlarından, sigarandan, kağıdından, kaleminden vs... Bir süre herşey güzel gitmeye başlar...

Ta ki; sen ona alışana kadar. Sanki senin damarlarında gezen kan değilde, oymuş gibi olana kadar. Yaşamanı sağlayan seni hayatta tutan kalbini bile o sandığın an a kadar herşey çok güzel gitmiştir... Bağlanmışsındır artık onsuz yaşayamazsın. Ne yaparsa yapsın, ne kadar kötü davranırsa davransın... Çok saçma birşeydir aslında, sizi mutlu etmiyeceğini bile bile o oyunu oynamak. Ama; lanet olası iğrenç bir mutluluk ve ümit sarmıştır bütün hayal gücünüzün ve düşünebilme yetinizin etrafını. Sağlıklı düşünemezsiniz o oyunu oynarken. Ne kadar yara aldığınızı yada ne kadar acı çektiğinizi hissedemezsiniz. Ağladığınızı görebilirsiniz belki ama; sebebini asla çözemezsiniz... Daha doğrusu kendinizi hayal gücünüzü yöneten mutluluk ve ümit duygularının size sunduğu yalanla kandırmaya çalışırsınız, hatta kandırırsınız bile. Gerçeklerin farkında olduğunuz halde kendinizi kandırırsınız. Yavaş yavaş tökezlemeye başlar çehresi mutlulukla sarılmış hayalleriniz. Çünkü tek başınıza taşıyabileceğiniz yükler gün geçtikçe artarak ağırlaşmaktadır. Dayanabilmek için tekrar yalanlar üretirsiniz kendi kendinizi kandırmaya çalışan; bütün yükün sizde olduğunu farkedersiniz fakat, en azından onun yanında olduğunu zannedersiniz. Elinizden tutmaya çalışanlar olur bu sendelemelerinizin ardından. Hepsini geri itersiniz. Kimseyi duymak görmek istemezsiniz. Kimseye inanmak istemezsiniz. 

Gün gelir, birden yalnız olduğunuzu, yürüdüğünüz yolda tek başınıza kaldığınızı farkedersiniz. Çünkü yorulduğunuzda yükünüzü paylaşmak istediğiniz, yürüdüğünüz yol boyunca bütün yükü onun için omuzladığınız o kişi; size yardım etmekten kaçmıştır. Sizinle aynı yükü paylaşabilecek cesareti yoktur. Zor gelir ona sizin omuzladığınız yükün binde birini bili taşımak size yardım etmek... Sendelediğiniz zaman elinizi bile tutmak istemez artık. Elini uzattığında yardım etmesini isteyeceğinizi bilir çünkü...Bu yüzden çekip gitmeyi seçer. Yalnız kalırsınız. Arkanıza baktığınızda geride bıraktıklarınızı yada geride kalmayı seçenleri görürsünüz. Artık yükünüz daha da ağırlaşmaktadır. Sadece ağırlık olarak algılamayın bunu. Ağırlığınızın yanı sıra birde duygusal bir ağırlık hissedersiniz arkanıza baktığınızda. İhanetler, yalanlar, sahte yüzler vs... Ve yavaş yavaş terk etmeye başlar, mutluluk ve ümitler. Hayalleriniz bile terk eder bir süre sonra. Geriye dönmek istersiniz ama beceremezsiniz. Gücünüz kalmamıştır artık. Olduğunuz yere yığılıp kalırsınız. Birisi gelip elinizden tutacak sanarsınız, ama yanıldığınızı asla anlayamayacaksınız... Tüm bu farkında olabileceğiniz farkındalıkların farkına vardığınızda ise; sadece kendinizin var olduğunu görüceksiniz....

Bundan sonra yapıcaklarınız ise şöyle olucaktır;
Kimseye güvenemiceksiniz, kimseye inanamıyacaksınız. Yolda yürürken bile bir gözünüz hep arkanızda olacaktır. Arkadaşlık kuramayacaksınız. İnsanların nasıl birer kişiliğe sahip olduklarını tek bakışta anlayabiliceksiniz. Çok şey gördüğünüzü sanıp, hiç birşey görmediğinizi farkediceksiniz. Sürekli duygusal şarkılar dinleyip, ihanetleri, duyduğunuz yalanları, kalleşlikleri, dostluklarınızı, düşmanlarınızı vs... hatırlayacaksınız. Üzülmeyeceksiiniz ama, gözleriniz sürekli yağmur yağdıracak yanaklarınıza. Adını bile anmayacaksınız sizi yarı yolda bırakanların, fakat; silüeti gözlerinizden, acıları kalbinizden hiç eksik olmayacak. Güneş hiç doğmasın isteyeceksiniz. Onu hiç görmemek isterken, sürekli karşılaşabilmek için çaba göstericeksiniz. Özleyeceksiniz. Belki vazgeçiceksiniz, belki hergün daha fazla seviceksiniz. O yanınızda olmasada. Arada bir uykularınızdan onun sesiyle uyanacaksınız. Kalabalık ortamlarda her gördüğünüzü o sanacaksınız. Yıldızlarla konuşacaksınız. Alkol, sigara ve kahve üçlüsü en iyi sırdaşınız ve yoldaşınız olacak. Birşeyler karalayacaksınız, gözlerinizden her akan damla için. Ne olursa olsun, unutamayacaksınız. Hiçbir kötü anınızı hatırlayıp ondan nefret edemiceksiniz. Ama alışacaksınız. Onsuzluğa, yokluğuna alışacaksınız. O yanınızda olmayacak, acınız tükenmeyecek yada hiç eksilmeyecek. Belkide günbegün artacak ama, siz her uykudan uyandığınızda onun sesini duyacaksınız, her uykuya daldığınızda onu göreceksiniz. Herkesi ona benzeteceksiniz fakat; kimseyi yerine koyamayacaksınız.

Çünkü siz aşıksınız. Ve; aşk sizin için artık bir hayat dersi anlamına gelmektedir...

17 Mayıs 2013 Cuma

Gözlerinle Ömrümü Sömür


Gittiğin gün bitmedi ömür
Gel gözlerinle devamını sömür
Yanındaki piçe selam ilet benden
Ben ölmeden bitmicek bendeki sen
O yüzden alıcam canını o itin
Tasmasını takarsın boynuna ondan kalan hatıra olsun sana
Özlemim kaldı dünlerimde
Yaptığın kahpelikle sanma terk edicem seni o piçin ellerine
Ellerimle cezasını kestiğimde anlayacaksın.
Beni bırakıp gittiğine değil
Yaptığın kahpeliğe bu isyanım
Dilden düşenler yüreğimden düşenlerdir
Bilirsin söylediklerim benim için en buyuk yemindir
Belki dindar değilim herkes kadar
Ama müslümanım diye geçinmedim senin kadar.
Ahirette gelicek fani dünya masasının hesabı amel defterlerimizle
Bende yalan yok o zaman göreceksin kandırdığın dostların nerde...
Şimdi bana ihanet edenlerin hepsi kahpe ne farkın kaldı sattın kendini bir piçe.
Varsın herkes bıraksın beni yalnız
Zor günümde bırakın kalayım yalnız
Herkesin yönetmen olduğu bu hayatta
Rol yapamayan kaybedermiş
O yüzden kaldım yalnız...
Senaryo bittiğinde görüşürüz...

Her yaraya merheminiz varda;
Ya gönül yarasına...?

Seni Bilmeyenler...


Susma konuş derler seni bilmeyenler...
Seni tanımayan herkes sever.
Ama bir tanıyanlar seni bela okurcasına bırakırlar bana ..
Sen sevmesende olur
Ben severim ömrüm boyunca...
Ne diyor şarkılar ;
'Sen de benim gibi yanma arkadaş. O yalan sözlerine kanma arkadaş.' Sen de benim gibi yanma eski yaram
Dinmek bilmeyen kanamam...

Özlemek Yetmez


Özlemek yetmez her zaman
Bazen hasretinden ölsende susman gerekir...
Sevmek yetmez her zaman
İnsanoğlu bu daha fazlasını ister, vermen gerekir herşeyini...
Canindan vazgeçmek yetmez her zaman
Vefasız olmak gerekir bazen...
Gönül bu anlamaz gönülün halinden.
O yüzden mutlu etmek yetmez her zaman
Mutlu edeni değil üzeni sever gönül...

Sevmeyen Ne Anlar Halimden


Anlamaz kimseler derdimi
Senin de anlayamadığın gibi...
Biliyorum seninde hala beni sevdiğini...
Sen anlayamazsın sensiz ne çektiğimi
Ama ben biliyorum senin neden gelemediğini...
Üzmek istemez iken beni, öldürüyorsun,
Resimlere aldanıp mutluyum sanıyorsun
İçimdekileri hiç sormuyorsun
Neler çektiğimi bilmiyorsun.
Seninkiler kadar samimi değil gülüşlerim,
Geri gelmezsen gülüşlerimi de öldüreceksin.
Belki aylar belki yıllar geçer ama,
Yüreğimdeki yaralar geçmez sen yârim olmadıkça...
Topla artık cesaretini
Anla senden vazgeçmiyeceğimi...
Ben çok denedim beceremedim sensizliği,
Gel de öğret bana sendeki cesaretsizliğin sebebini.
Sen de anlamazsan beni,
Kimse anlayamaz neler çektiğimi...

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Yuregimdeki yaralarima sarmıştım seni;
Öyle derinlere sarmışım ki seni;
Hiç varlığını hissetmiyorum,
Kurtulma cabalarının verdiği acılar dışında...
Düşlerimde bile sensizliği yaşıyorum artık;
Çünkü sana sarılmanın hazzını unutmuşum, 
Özlediğimden değil,
Düşlerimde de olsa o hazzı bana hatırlamak için gel...
Bu gece nerdesin bilmiyorum ama ;
Benim hala sol yanımdasın...

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Sabahlar hiç olmamış gibi...

....
Gözlerimi açtığımda hava hiç aydınlanmamış gibiydi. Sanki hiç sabah olmamış, güneş hiç doğmamış, ay gökyüzünü hiç terketmemiş gibiydi... Senden hep yatağın sol tarafında yatmanı isterdim. Çünkü sen benim hep sol yanımdaydın. Ufaktan doğruldum yatakta, yokluğunun farkında olaraktan... Biraz durdum öyle, senin günaydın öpücüklerinle uyandığım gündoğumlarını düşündüm... Sonra kalktım bir sigara yaktım. Hafiften çalan bir müzik için radyoyu açtım ve bir fincan kahve aldım. Sütsüz ve şekersiz. Evet haklısın ben şekersiz içmezdim kahveyi. Ama alışmam lazım tadsız tuzsuz şeylere... Hayatımın tadı tuzu sendin benim. Eğer alışamazsam bu tatsızlıklara, nasıl dayanırım yokluğuna?...

Neyse, çok fazla uzatmayayım. Bilgisayarımı açtım, belki birşeylerle uğraşırsam unuturum dünyanın döndüğünü sandım. Hayatın devam ettiğini, sanki hala yanımdaymışsın gibi yapabilirim sandım... İnternette dolaşırken, adına rastladım bir cümle içinde, sonra bir şehrin görsel reklamında gördüm ismini... Derken; bir baktım ki sendeyim, seninleyim... Karşımda resmin elimde içkim... İstemeden radyoda çalan şarkılara kulak verir oldum. Daha çok andım seni daha çok sevdim her çalan parçada ve yüreğim elimdeki içki bardağıma akıttı yaşlarını damla damla... Sonra yazmak istediğim sana. Seni hala ne kadar çok sevdiğimi, ne kadar çok özlediğimi sayfalarca yazmak istedim... Düşünürken ne yazsam nasıl yazsam ne desem hangi kelimeler seni daha iyi anlatır diye; okumayacağını farkettim... Çünkü ben bitmiştim senin için. Aslında haklısın evet. Ben bittim senin için...

Ama sen, sen öyle bir oturdunki yüreğimin en derin sol köşesine... Kovsam olmuyor, sövsem olmuyor. Çektin gittin. Kapıyı çarptın gittin. Arkana bile bakmadın. Nefesini nefesimden, ellerini ellerimden, gözlerini gözlerimden, gülüşünü düşlerimmden aldın giderken. Canımı niye bıraktın be vefasız? Sensiz bu yürek nasıl yaşar?, nasıl yapar? düşündünmü hiç? Yazmak istemedim aslında bunların hiçbirini... Okumayacaksın nasılsa, belki bakmayacaksın bile yüzüme karşılaştığımızda... Ama tutamadım kendimi işte... Belki gözünde iyi biri değilim ama seni en iyi ben severim. Buna da yemin ederim...

Bu kadar duygusallık yeter sanırım. Zaten sigaramda bitti içkimde... Yıldızlarda silinmeye başladı zaten gökyüzünde. Sanırım artık gitme vaktimin geldiğini söylüyorlar... Aslında hiç uyumasamda olur biliyor musun? Çünkü ben sensizken, ne gecenin bir tadı var ne de gündüzlerin... Ama işte sen varsın... Gün aydınlanırken yattığımda her sabah rüyalarıma geliyorsun. Beni sanki yanımdaymış gibi öpüp uyan artık diyorsun. Ama rüyalarımda bile korkuyorum gidersin diye ve uyanmak istemiyorum. Uyanmıyorum. NE kadar öpersen öp biraz daha yanımda kal diye hala uyuyor numarası yapıyorum... Son sözlerimi yazıyorum sana okumayacağından dolayı... Seni seviyorum bunu sakın unutma. Sana hayatında mutluluklar diliyorum hemde senin yüreğimde olduğun en derin yerden diliyorum bunu. Ümidimi kestim geri dönüceğinden ama, yinede ben seviyorrum seni ve ömrümün sonuna dek rüyalarımdaki seninle olucam. Sen kiminle olursan ol...

Bu Kadar Özletme Kendini...

Ne kadar yüksekte olursam olayim,
Hiç sana ulaşamadım...
Hiç bir an hayalin gitmedi gözlerimden,
Sanki her an yanımdaymışsın,
Fakat hiç benim olamamışsın gibi...
Yokluğun öyle tuhaf bir acı ki;
Göz pınarlarım bile isyana geçti
Kalbimden sonra şimdi sıra onlarda...
Söz geçiremiyorum artık hiç bir organıma
Olduk olmadık yerlerde akıyor göz yaşlarım
Oturup dinlemiyeceğim şarkılarda sızlıyor sol yanım...

Müptezelinim adeta senin...
Yokluğunda titriyor bedenim,
Üşüyor...
Yalnızlık değil,
Sensizlik yakıyor, canım acıyor...

Özlüyorum seni;
Bir müptezelin yoksunluğunda istediği gibi maddeyi,
Sarılıp koklamak istiyorum seni...
Özlüyorum seni...
Geri dön demiyorum ama,
Bu kadar özletme kendini...

13 Mart 2013 Çarşamba

Ya Kal Yada Git...

Hadi diyelim aklımdan sildim seni,
Diyelim ki; düşünmüyorum artık...
Peki ya yüreğimdeki izlerin?
İzlerin nolucak?
Ne silinir ne de geçici türden bu izlerin...
Ben hergün geri dönüceğin günü beklerim...
Kokunu özlerim, sesini özlerim,
Gülüşünü, bakışını,
Seviyorum dediğin yalanlarını özlerim...
Yine de seni beklerim;
Çıkıp gelesin de bir yalanla daha beni kandırasın diye,
Hergün, hergece gözyaşlarımdan seni çizerim...

Sana ya kal ya da git demişken,
Şimdi nasıl derim ki seni çok özledim diye,
Ya da geri dön dayanamıyorum sensizliğe...
Leylası ölmüş mecnun kadar çaresizim şu anda;
Ne yanına varabiliyorum,
Ne de seni yanıma alabiliyorum...
Yokoluşumu izliyorum sensiz geçen her saniye,
Nasıl eridiğimi, yokluğunda takmaya çalıştığım maskenin izlerinden anlıyorum,
Yalnız kalıp kendimle yüzleştiğim zamanlarda...
Böyle sevgiye bu vefasızlık niye?
Derbeder ettin heba ettin de;
Dedim mi niye?

Sende ben diye birşey kalmamış olabilir belki,
Ama bendeki senler bir türlü bitmedi, gitti..
Yazdıklarım hep birbirinin aynı,
Nasıl anlatayım ki başka türlü içimdeki bu aşk'ı?
Seni farklı sanmıştım diğerlerinden,
Ne farkın kaldı ki şimdi onlar gibi gidişinden?
Kimleri sevmişsin sen,
Bir beni sığdıramadın mı yüreğinin bir köşesine...
Senin eskilerden farkın yoktu ama,
Ben senin eskilerinden fazlaydım...
Kimse sana benzemez ama;
Gözlerim işte...
Her gördüğünü sen sanıyorlar artık,
Nasıl bir özlemse bu,
Nasıl bir sevdaysa artık...
Cayır cayır yakıyor canımı...

9 Mart 2013 Cumartesi

Siktirdin Ve Gittin...


Sensizliğe nasıl dayandığımı merak ediyorsundur, eminim.
''Bugüne kadar çoktan dönerdi, hala neden sesi soluğu çıkmıyor'' diye düşündüğüne de eminim...
Yerini doldurabildiğimden ya da yanlızlığı, sensizliğie sevdiğimden değil;
Gidişinle yokoluşumun verdiği hazzı sevdiğimden...
Bu demek değildir ki seni unuttum...
''Unutmak'' sadece mecazi anlamlı bir kelamdır.
Kullanamazsın onu öyle gerektiği her yerde,
Çünkü soyut bir kavramdır o.
Unutamazsın...
Unutmak istedikçe hatırlarsın..
Fakat; sen giderken öyle bir acı bıraktın ki yerine,
O acının ağırlığında ezildim ben...
Bıraktığın acının altından kalkıcak bütün gücümü sana harcamıştım ben,
-Gitme diye...

Sen gidince işte böyle bittim ben...
Şimdi ne sesimi duyurabiliceğim biri var yanımda,
Ne de acımı dindirebilecek birilerinin omzu...
Aslına bakarsan dostluklarım arkadaşlıklarım oldukça fazla...
Ama seni anlatabileceğim bir kimsem yok yanımda...
Aynı senin gibi yani...
İçimde o kadar sen varken;
Yanımda, hayatımda hiç 'sen' olmaması gibi...
Hiç tanımadığım insanlara bile senden bahseder oldum artık,
Yeni kurduğum arkadaşlıklarıma bile sen sebeb oluyorsun...
Hayatımda olmayaşının değiştirdiği tek şey;
Hayalinle yaşamayı öğrenişim oldu...

Yatağa her girdiğimde yanımdasın mesela,
Gerçek senin aksine,
Hiçbir gece ayrı yatmıyoruz artık...
Ya da sarılmadan uyumuyoruz...
Hiçbir gün güneş senin 'günaydın' sözünü duymadan doğmuyor...
Yada geceler hiç sen 'iyi geceler' demeden iyi olmuyor...
Ama bunları bir ben biliyorum,
Bir de içimdeki 'sen' ler...
Sen bile bilmiyorken,
Başka kimselerin bilmesinin ne faydası var ki?
O yüzden bu sessiz sedasız soluk alışlarım...

Karşılaştığımızda başımı yere eğiyorum...
Sanmaki senden utanıyorum,
Ya da senden çekiniyorum...
Ben göz göze gelirsek bendeki hayalini kaybetmekten korkuyorum...
Ya da gözlerinde 'özledim' kelimesinin manasını görebilmekten...
Çünkü bunu görürsem dayanamam biliyorum,
'Ben de' derim 'ben de özledim'...
Ve dayanamaz sarılırım oracıkta sana...
Hasret kaldığım kokuna,
Doyamadığım tenine,
Ve; hiç bu kadar uzak kalmadığım ellerine,
Dokunurum diye korkarım...

Sen alışmışsın sanki bensizliğe,
Rahatını da bozayım istemiyorum aslında,
Senden görüceğim tepkiden falan değil ama;
Senin mutsuzluğunu görebilmekten korkuyorum...
Ne kadar yalan da olsa verdiğin sözler,
Yarım kalmış ta olsalar,
Sen yine mutlu ol istiyorum...
Sen mutlu ol ben mutsuz olayım...
Ne de olsa herkes mutlu olursa,
Mutsuzluk yalnız kalırdı...
Ben melankolik adamım,
Mutluluğa göre değilim demekki...

Ne olursa olsun seninle olsun istemiştim
Mutlu da olsak mutsuz da olsak,
Birlikte olalım ayrılmayalım demiştim...
Sen sevgini farkedemedin,
Ya da çok sevildiğini farkettin,
O yüzden siktirdin ve gittin...

5 Mart 2013 Salı

Duygu Kaptan'ı...

Mutluluktan ibaret sanardım aşk'ı...
Geç farkettim gözyaşlarından oluşan bir okyanus olduğunu,
En iyi yüzücülerin bile boğulduğunu geç farkettim...
Meğer; 
Bu okyanusta kalabilmek için,
Duygulardan bir sandal yapıp o sandalla oynaman gerekiyormuş...

Ne kadar güçlü olursan ol,
Ne kadar iyi bir yüzücü olursan ol,
Alnının teriyle,
Kollarının kuvvetiyle aşamazmışsın bu okyanusu...

Sadece iyi bir kaptan olman gerekiyormuş,
Duygulardan kendine bir sandal yapıp,
O sandalı kullanabilecek bir kaptan...
Sana verilen duyguları kullanmasını bilemezsen,
İyi bir kaptan olamazmışsın...

12 Şubat 2013 Salı

Özledim Çok Özledim../Akrostij

Sesini duyar gibi oldum,
Uykularımın derinliklerinden,
Leylam olmuşsun mecnununkinden,
Tanıyamadınmı ben mecnun; leylanınkinden...
Adlarımızın farkına takılma,
Ne farkım kaldı ki leylanınkinden?
Islak ıslak sana gelmedim mi?
Mağlup olup aşkına acılara boyun eğmedim mi?...

Sevgimin şahidi uykusuz gecelerim,
Esirinim ben senin yüreğinin,
Nedendir bu denli sana olan sevgim?
İstenmeyecek kadar az mı sevgim?

Sevmeye doyamam gül yüzünü,
Ellerim hasret kokuyor yokluğundan ötürü...
Verdiğim değerin bu mu hakederi?
İnanırsan bana daha da mutlu edebilirim seni...
Yorgun bitap düştü yüreğim,
Orta kaldı sevgim, sanki bedenim yarı çıplak...
Ramak kalmıştı hayatıma son vermeme,
Ummadığım anda yaktın beni gözlerindeki ateşinle...
Mutluyum seninle, mutluluğumuzu daha fazla bekletme...

||Ahmet Çağatay/Özledim Çok Özledim...

Seni Nasıl Özledim Bir Bilsen...

Seni ne çok özledim bir bilsen...
Her gece mutlu anlarımızı ölümsüzleştiren karelere bakıp bakıp ağladım,
Gözyaşlarım yerine yüreğimden sızan kan'lar damladı yanaklarıma,
İçinde sensizliğin verdiği yorgunluk,
Yokluğunun verdiği acı
Ve sana olan hasretim vardı damlayan her pıhtılaşmış kanımda...

Damarlarımda gezerken sen,
Yaşayabilmem için o kadar gerekli olan sen;
Yoktun yanımda...
Belki de ben ağlarken senin için, bizim için...
Sen komedi sahnelerinin vazgeçilmez seyircisiydin...

Seni ne çok özledim bir bilsen...
Bir görebilsen senin için nelerden vazgeçebilceğimi...
Bir anlasan seni ne kadar mutlu edebileceğimi...
Çıkıp gelsen şimdi yanıma,
Bir kere gülsen yüreğimin derinlerine,
İlmek ilmek işlesen sıcaklığını yüreğime...
Bende özledim seviyorum desen...
Herşeye sil baştan yapabilsen...

Ahhhhh güzelim ahhh...
Sonradan kurucağın keşke'li cümlelerini şimdiden görebilsen,
Hasret yerine hayatımıza mutluluğun girmesine izin versen,
Senin için toprakla sevişmeye hazır olduğumu bile bile yakmasan canımı...
Ya da verebilsem yüreğimi eline de;
O anlatsa sana seni nasıl sevdiğimi...
Baksana şiirlerimin her mısrasında bile sen varsın...
Bende bu kadar sen varken,
Sen nasıl uzağımda kalırsın?
Bırak gurur yapmayı,
Özledim diyorum, seni seviyorum...
Sana ihtiyacım var diyorum,
N'olur bir kere de beni anlasan...
Bir gece de resimlerin yerine yüzüne baktırsan,
Bu defa özlediğimden değil de;
Dizlerine uzanıp mutluluktan ağlasam...
Seni burda anlatamadığım kadar çok özledim desem,
Sever misin beni yeniden?
Parmağına takıcağım yüzüğü,
Sadece kefenimin üstüne koymak için çıkartıcağına söz verebilir misin?
Benimle yaşayamasan da benimle ölebilir misin?
Seni ne çok özledim...
Bağırsam burdan yüreğine duyurabilir misin sesimi?...
Hadi gel desem,
Çıkıp gelir misin sevdiğim? Gelebilir misin?...



9 Şubat 2013 Cumartesi

Herşeyim Sende Benim


Sen hiç uyumadan, 
Sabahlara kadar onu düşünebilir misin?
Ya da geceler boyunca,
Ona hitap eden şarkıları söyleyebilir misin bağıra bağıra?
Onun yokluğuna alışmak için;
Kendini feda eder misin her gece kafa yapan maddelerin varlığına?
Yaşayabildiğim kadar anlatamadığım bu acımı,
Yaşamaya katlanabilir misin her gün, her gece?
Sen el bebek gül bebek büyütülmüş narin bir bebek gibisin...
Ne sevmeyi öğrenebilmişsin,
Ne de sevilmeyi öğrenebilmişsin...

Sen hiç ağladın mı onun adını duyduğun her an?
Gözlerin düşüncelerine isyan edercesine,
'Bırak artık onu düşünme' dercesine,
Yağmurlarını yağdırdı mı ton ton yanaklarına?
Ve burnun, gök gürültüsü baabında eşlik ettimi göz kapaklarının yağmurlarına?...
Onun çekip giderken ki hayali gözlerine yansıdığında,
Ellerin saçlarını yoldumu tel tel?
Ya da dönüp baktığında onunla geçirdiğin günlere,
Bir tek bile kötü anı hatırlayamadığın için kızıp sinirlendin mi kendine?
Susmasını öğrenememişsin sen aslında,
Hep sustuğunu sanardında...
Pabuç kadar dilini saklayamazdın ki;
Doğru söyleyemediğin gibi, söyleyenide sevemezdin...

Sen hiç onu üzdüğün için pişmanlık duydun mu yüreğinde?
Bir kez daha yandımı canın?
Bıçak saplanmış gibi en derinlerine...
Ölüm nedir bilir misin sen?
Ya da yaşarken ölmeyi?
Onsuz yaşamak nedir bilir misin sen?
Eminim ki yine ukalalık eder, bilirim dersin...
Sen duygusuz, vefasızın birisin...
Sen sensiz yaşamayı nerden bilebilirsin ki?
Her aynaya baktığında görebildiğini,
Her istediğinde dokunabildiğini nasıl özleyebilirsin?
Sen ne özlemeyi bilirsin,
Ne de özleniyor olabilmenin değerini...

Utanmazsın belki sorarsın yine,
''Neden seviyorsun beni?'' diye...
Dur sen yorulma sevdiğim ben cevap vereyim,
Sana ne verdiysem aldın,
Duygularımı, umutlarımı, hasretlerimi...
Neyim var neyim yoksa sende benim,
Bir ara 'canım' dedim sana,
Onuda sana verdim sandın,
Canımı da alıp benden kaçtın...
Yani sevdiğim;
Herşeyim sende benim...
Sende birazcık seviyorsan eğer;
Bu aşk bekletmeye mi değer?

//Ahmet Çağatay

7 Şubat 2013 Perşembe

Yağmurlar;
Sensiz geçirdiğim gecelerde,
Sesimi duyan gökyüzünün, yaşadığım acıya dayanamayışından...

Tarifi Yok Sevgimin(Seslendirilmiş)

Kafiyeler ektim kağıtlara tonlarca,
Tonlarca gözyaşımla suladım biriktirdim, büyüttüm, cümleleri...
Sevdiğimden değil seni,
Belki özlediğimden gözlerini...
Belki de gülüşüne doyamadığımdan dolar gözlerim...

Kim ne diyor hakkımda bilmiyorum,
Kimine göre serseri,
Kimine göre aşk'ından ayyaş olmuş bir şairim...
Belki de deliyimdir,
Senin gibi sevmesini bilmeyen birini sevdiğimden beri...

Aşkına adadım tüm benliğimi,
Yaktım yıktım gurur denen aşk karşıtı illetimi...
Önüne serdim herşeyimi,
Geri çevirmedin sunduklarımı sahiplendin tüm duygularımı...

Çok bekledim gittiğinden beri geri gelmeni,
Geri gelmesen geri verirsin sandım benden gasp ettiklerini...
Duygusuz kaldım sensiz kaldım da;
Sensizliğe alışamadım,
Aşk şehrinin sessiz sokaklarında...

Dayanamıyorum yokluğuna,
Alışamıyorum sensizlik illetinin bu acısına,
Koysan başını omzuma;
Uyuya kalsan ölene dek, yanıbaşımda...

Yokluğunda döktüğüm gözyaşlarımı,
Senelerce akıtırım bifiil huzurunda...
Gerekirse kırmızıyada boyarım,
Gözyaşlarımı damla damla...

Tarifi yok bendeki sen sevgisinin,
Sev diye ısrar edemem ki; hiç 'sev beni' demedim...
Yanımda olmandı tek beklediğim...
Ne sevgini istedim ne de nefretini,
Ben hayatım boyunca birgün benim olmanı bekledim...

Dönmeyi bilemedin bari 'gel' demesini öğrenseydin,
Hiç mi görmedin geceleri seni nasıl özlemişim...
Kör olan bendim bu aşk girdabında,
Ben senin içindeki o küçücük ateşi gördüm bu kör oluşumla...

Hangimiz yanıldık, hangimizdi esas kör olan?
Sevgimi göremeyen sen mi?
Yoksa sende gördüğünü sevgi sanan ben mi?





Tarifi Yok Sevgimin

Kafiyeler ektim kağıtlara tonlarca,
Tonlarca gözyaşımla suladım biriktirdim, büyüttüm, cümleleri...
Sevdiğimden değil seni,
Belki özlediğimden gözlerini...
Belki de gülüşüne doyamadığımdan dolar gözlerim...

Kim ne diyor hakkımda bilmiyorum,
Kimine göre serseri,
Kimine göre aşk'ından ayyaş olmuş bir şairim...
Belki de deliyimdir,
Senin gibi sevmesini bilmeyen birini sevdiğimden beri...

Aşkına adadım tüm benliğimi,
Yaktım yıktım gurur denen aşk karşıtı illetimi...
Önüne serdim herşeyimi,
Geri çevirmedin sunduklarımı sahiplendin tüm duygularımı...

Çok bekledim gittiğinden beri geri gelmeni,
Geri gelmesen geri verirsin sandım benden gasp ettiklerini...
Duygusuz kaldım sensiz kaldım da;
Sensizliğe alışamadım,
Aşk şehrinin sessiz sokaklarında...

Dayanamıyorum yokluğuna,
Alışamıyorum sensizlik illetinin bu acısına,
Koysan başını omzuma;
Uyuya kalsan ölene dek, yanıbaşımda...

Yokluğunda döktüğüm gözyaşlarımı,
Senelerce akıtırım bifiil huzurunda...
Gerekirse kırmızıyada boyarım,
Gözyaşlarımı damla damla...

Tarifi yok bendeki sen sevgisinin,
Sev diye ısrar edemem ki; hiç 'sev beni' demedim...
Yanımda olmandı tek beklediğim...
Ne sevgini istedim ne de nefretini,
Ben hayatım boyunca birgün benim olmanı bekledim...

Dönmeyi bilemedin bari 'gel' demesini öğrenseydin,
Hiç mi görmedin geceleri seni nasıl özlemişim...
Kör olan bendim bu aşk girdabında,
Ben senin içindeki o küçücük ateşi gördüm bu kör oluşumla...

Hangimiz yanıldık, hangimizdi esas kör olan?
Sevgimi göremeyen sen mi?
Yoksa sende gördüğünü sevgi sanan ben mi?

6 Şubat 2013 Çarşamba

Sevgi Bahçesi


Cesaretsiz yüreğimi esir almış sevgi bahçesi,
Dokunmaktan korkar oldum içinde,
Adının harfleri geçen her sevgi çiçeğine,
Ne kadar ürkütse de dikenleri,
Vazgeçemiyorum sevgini göstereceğin o günü beklemekten...

Sana dön gel diyemicek kadar güçsüzüm şu anda,
Ne yaptığımı bilemicek kadar seninle dolu bilinçaltım,
Bir o kadar da özledim seni aslında,
Dualarımı duymayışın göremediğim sevginle ahbab bu akşam...

Yıldızlardan dinle içimdeki sevgimi onlara haykırdım bu gece,
Kaldır başını bak gökyüzüne,
Eminim onlarda çizecektir silüetimi göklere...

Tek bir istediğim bakmasını bil,
Göremiceğin birşey yok içimde...
Sevilmeden sevdim onca gün gece,
Sevseydin belki bende olurdum 'Ferhat' bir şirineye...

Aşk içimdek mapuslarda yatıramadığım,
O üç harfli tek hece...
Söylenmesi bile başlatır lanetini
Tüm yüreklerde...

Sen cesaretsiz yüreğimin esir kaldığı sevgi bahçesi,
Dikenleri bırak doya doya sarayım seni kollarımla,
Her gülün dikeni vardır ve gülü seven dikenine katlanır ama;
Sen sevdirmekten çok kendini,
Yaktırıyorsun bana ciğerlerimi...

Aldığım her dumanda kafam ne kadar güzel olsa da;
Altımdakileri siktir edip seni hayal ediyorum yataklarda...
Sana verdiğim her değer ayarını bilemediğin altın gibi...

Demicektim ama;
Döküyorum artık içimi ne de olsa okumıyacaksın bunu da,
Seni çok özledim sevdiğim,
Közlediğin ciğerlerimden çıkan duman bile senden bana yadigar,
Seni hatırlatıyor gözlerinden ışık saçan her insan...

Gel diyemem ama gel dersen durmam bir dakika,
Kırarım gururdan kalkanlarımı istersen yalvarırım sana...
Öldürmeden bendeki beni sen sevgisi,
Sen gel sevginle yaşat beni...

30 Ocak 2013 Çarşamba

Ya kefenim ol sar bedenimi, Ya da benim ol; bir ömür sarayım belini...

26 Ocak 2013 Cumartesi

Bir görebilsen yüreğimdeki yerini,
Sarılırdın bana kefenin gibi...

23 Ocak 2013 Çarşamba


Yangın Var Yine Yüreğimde...


Yangın var yine yüreğimde,
Bedenim kor alevler içinde...
Gözyaşı döksem diner sandım, sancım...
Bütün gece oturup yıkılan hayallerime ağladım...

Ne acılarım hafifledi,
Ne de yangını söndü yüreğimin...
Acılara alışmıştım oysa,
Ama sen bambaşka yaktın beni,
Herkesten çok başka...

İlacı senmişsin yanan yüreğimin,
Varlığını hayal edince anladım...
Herşey yandı içimde sen haricinde,
Üfledim geride kalan küllerimi,
Herşey uçtu gitti seninle,
Sevgin kaldı yine yüreğimde...

Dön desem dönmezsin,
Beni de götür desem, götürmezsin...
O halde bu ruh yanmış bedeni sensiz neylesin?

Al eline şimdi bir mermi,
Sözlerinle değil silahınla öldür beni...
Şakaklarıma bir kurşun yeter,
Ölürken gözlerine bakmak bana cehennemi cennet eder...

22 Ocak 2013 Salı

Giderken... Beni Unutmuşsun Ardında...


Giderken herşeyini götürmüşsün,
Hiç birşeyini unutmamışsın...
Unutmamışsın da;
Kalbimi bana bırakmayı unutmuşsun be güzelim...

Yastığımdan kokunu,
Elimden ellerini,
Çerçevedeki resimlerini,
Sana yazdığım şiirleri...

Hiç birşeyini bırakmamışsın geriye,
Peki beni niye unuttun geride?

Gözlerimden gözlerini,
Dilimden nağmeleri,
Verdiğin sözleri,
Rüyalarımdaki seni bile götürmüşsün...

Hiç birşeyini unutmamışsın giderken,
Unutmamışsın da;
Kalbimi bana bırakmayı unutmuşsun be güzelim...

Giderken herşeyini götürmüşsün yanında,
Senden geriye;
Ayrılığı bırakmışsın kollarıma,
Gözyaşlarının hüzüne olan aşkını damlatmışsın göz kapaklarıma...

Hiç birşeyini unutmamışsın giderken,
Ama acısını fazla kaçırmışsın ayrılık aş'ının,
Biraz da soğuk sanki...

Seni mutlu eden herşeyi götürürken,
Beni neden unuttun geride bıraktıklarının içinde?...

Ölümü serdin yollarıma,
En güzel sevdamı zehir ettin boğazıma,
En güzel şarabı almıştım oysa,
Yıllanmış aşk'ların en acısıymış tadın...

Hiç birşeyini unutmamışsın,
Unutmamışsında;
Canımı canında, yüreğimi avuçlarında,
Beni ardında yarım bırakmışsın...

//Ahmet Çağatay

Bedhah Kraliçem...


Sen sadece benim yüreğimde güzelsin,
Sevdikçe değil sevildikçe içime işleyensin,
Sen bedhah kraliçemsin,
Bir ben bedbaht aşığınım..

Toprak olunca bedenimi belki sararsın,
Sevgini ekersin üzerime çiçeklerle,
O zaman çok ağlarsın, çok yanarsın,
Demedi deme...

Gözlerin soluksuz kalır akıttığı yaşlardan,
Yanaklarında gözyaşlarından nehirler oluşur,
Sela verilirken gözlerin yeniden dolacak diye,
Kulaklarını tıkarsın... 
Duymazlıktan gelirsin adımı duyacaksın diye...

Bundan sonra iyi bak kendine,
Senden önce ben parçaladım yüreğimi,
Yüreksiz yaşamayı öğrendim,
Seni sensiz yaşamayı da öğrenirim elbette...
Haydi şimdi güle güle,
Savur vefasız yüreğini elden ele...

//Ahmet Çağatay
                                                    Sen elimde tuttuğum bir ateş,
                                                    Ben'se yanmaya bekleyen bir sigara...
                                                    Bile bile yakıyorum kendimi seninle,
                                                    Ve her nefeste daha çok içime çekiyorum;
                                                    Seni ve zehir gibi sevgini...


19 Ocak 2013 Cumartesi

Alışırsın Ama Unutamazsın...


Unutulmaz hiç bir sevilen,
Ve unutamaz hiç bir seven...
Alışılabilir belki sevdiğinin yokluğuna,
Ama unutulamaz...
Yüreğinin bir köşesinde durur o her zaman,
Taa ki;
Başka biri gelip onun yarım bıraktığı,
Seni içine attığı boşluktan kurtarana kadar...

Hayat ama tabi,
Bir fiil tekerrürden ibaret...
Artçı depremler sonrası sarsıntıda olan beynin,
Oluşan çatlakları kurtarıcının doldurmasını bekler,
Ona alışırsın bu sefer ve sımsıkı sarılırsın...
Dedik ya; hayat tekerrürden ibaret diye,
Daha önce sevilmemiş olmanın
Ve verdiğin değerin fazla gelmesi nedeniyle,
Bir terkediliş veya ihanet romanlarına daha konu olursun...

Yine karışır aklın,
Bu sefer ki deprem daha çok hasar verir beynine...
Güvenmeyi unutursun insanlara,
İnanmayı unutursun...
Acı çekersin, mutluluğun tanımını bile unutursun,
Herşeyi unutursun ama;
Ne sevmekden vazgeçersin,
Ne de sevdiğini unutursun...
Sadece alışırsın, herşeye...
Yalnızlığına, yokluğuna ve onsuz bambaşka  bir hayata
Alışırsın sadece...

18 Ocak 2013 Cuma

Yakıyorum Yokluğunun Acısını

Yakıyorum yokluğunun tüm acılarını,
Tek nefeste içime çekiyorum çıkan dumanı...
Ciğerlerim cayır cayır yanıp kavrulsada acıdan,
Uyuşturuyosun beynimdeki seni düşünen tüm bölgeyi...
Dünyayı durdurup kendine kilitliyosun beni saatlerce...
Bilmiyorsun ki içimde senden ( ) var...

Görüyor musun, bak içimdeki senleri sayamamışım bile,
O cümledeki boşluğu dolduramıyorum çünkü...
Bilmediğimden değil,
İçimdeki sen'lerin sayısındaki virgülden sonra gelen ''99'' ların sonu gelmediği için...
Tabir-i caiz eden bir terim yakıştıramadım oraya...
Ben bile bazen anlayamıyorum,
O kadar 'sen'in arasında 'ben' nerede...

N'olur artık oyun oynama benimle,
Oyun vaktimizi geçeli çok oldu...
Zaten kazananı yok oyunumuzun,
Her seferinde ikimizinde yakıyor canını....
Bencillik edip hile yapayım diyorsunda,
Onu da beceremeyip yüzüne gözüne bulaştırıyosun...

Şimdi aklıma geldi kurnazlıkların,
Bencildin, fil'din falan ama sevmiştim seni...
Yine yokluğun yaktı bak canımı,
Ver dostum ver, ver bir nefes daha...
O senin beğenmediğin pis dediğin ciğerlerime,
Bir girde bak ne kadar sen var içlerinde...
İçerdeyken sol yanıma dokanma,
Oraya girersen sen bile,
Kendini kaybedersin o kadar 'sen'lerin içinde...


15 Ocak 2013 Salı

Sevgiliye Sesleniş...

Nedir bu kıskançlıklarının sebebi?
Beni sana merak ettiren nedir?
Sevgi değil diyorsunda,
Yanımda sana bu kadar güveni ve huzuru yaşatan duygu nedir?

Sevmiyorum diyorsun eyvallah kabul...
Peki ayrılırken neden gözlerin doluyor?
Sarılırken neden en ufak soğuk sızmıyor bedenime?
Öperken nasıl hala o ilk günkü heycanı yaşatabiliyorsun?

Unut güzelim unut...
Ya ayrılığı unut,
Ya da beni unut...
Benim seni unutmaya ömrüm yetmez,
Ama sen beni ya unut, ya da kalbini bende unut...

14 Ocak 2013 Pazartesi


Bilirsin, kelimelerle aram çok iyidir...
Çok güzel cümleler kurabilirim onlardan ama,
Sensiz bir dünya yaratamam...

13 Ocak 2013 Pazar

Yürek Sızım Sızlamasın...


Gündüzler hiç yaşanmasın istiyorum,
Güneş hiç doğmasın,
Yıldızların parıltısı kaybolmasın,
Şarkılar hiç çalmasın istiyorum;
Yürek sızım sızlamasın diye...

Uykular hiç gelmesin istiyorum,
Rüyalarıma giremeyesin diye...
Gündüzler hiç yaşanmasın istiyorum,
Aklıma düşmesin ayrılığımız,
Yürek sızım sızlamasın diye...

Seni çok seviyorum,
Ama sevmek istemiyorum...
Gözlerine dalıp gitmemek için,
Yüzünü bile görmek istemiyorum...
Hiç gülümseme istiyorum bensiz iken,
Yürek sızım sızlamasın istiyorum...

Göz kapaklarımla savaşıyorum her gece,
Kaç kahveyi öldürdüm bilmiyorum, sensiz gecelerde...
Herşey düzgün olsun istiyorum,
Hayatım düzenli olsun istiyorum, ama;
Yürek sızım sızlamasın istiyorum...

Gülümsüyorum sen dışında herkezin yüzüne,
Kimseye seni sevdiğimi söylemiyorum,
Mutluymuş gibi rol yapmaya çalışıyorum,
Ama; herkez gibi maske takmayı beceremiyorum...
Seni görmek istiyorum,
Seni ne kadar özlediğimi söylemek istiyorum...
Hatta delilik yapıp seni ne kadar çok sevdiğimi,
Tüm dünyaya haykırmak istiyorum, ama;
Yürek sızım sızlamasın istiyorum...

Sabahlara kadar içmek istiyorum,
Günboyu seni düşünmek,
O güzel günlerimi yad etmek istiyorum...
Üşümek istiyorum;
Soğuktan donarcasına titremek istiyorum,
Sonra sen gel ellerimi ellerinle ısıt istiyorum...
Sonra durup düşünüyorum,
Gelirse vazgeçemem diyorum,
Yürek sızım sızlamasın diyorum...

Ve susuyorum...
Ruhumu bir yudum alkole,
Bedenimin yorgunluğunu göz kapaklarıma teslim ederek,
Susuyorum...
Yürek sızım sızlamasın istiyorum,
Sen çık gel istiyorum, ama;
Gelirsen gitmenden korkuyorum,
Ve susuyorum...

10 Ocak 2013 Perşembe

Eski Sevgili...


Son bir vedaydı beklediğim,
Ne bir öpücük, ne de son bir cümle...
Sessiz sedasız bir sarılış, bir dokunuştu özlediğim...
Ne son bir cümle ne de bir ışıktı beklediğim...
Son bir veda istemiştim senden,
Gözlerinin içine bakarak son kez veda etmek istemiştim sadece...

Çok sessiz oldu bu gidişin,
Her ayrılık sessizliğe boğar iki tarafıda
Ama bu sefer çok koydu sessizce gidişin...
Çok değildi bir vedanı bekleyişim,
Geri dönmiceksin elbet,
Ama seven gönüle yakışmaz böyle terkediş ve terkediliş...

Ne sen mutlu olucaksın gittiğin yerde,
Ne de ben huzur bulucam artık senin olmadığın bu şehirde...
Ne kadar uzak olsada bedenlerimiz,
Her zaman yanyana gönüllerimiz...

Belki inkar edersin hala yüreğindeki yerimi,
Ne dersen de sen her zaman yüreğimdesin,
Eski sevgili...
Nereye gidersen git,
Ne kadar kaçarsan kaç benden,
Ya da nereye gidersen git...
Aklının almadığı ve hiç anlayamadığın tek şey
Bendeki yerin hiç değişmicek ve sen hep bende kalıcaksın...

Bedenim toprakla sevişip çürüyene kadar,
Sen her zaman yüreğimde kalacaksın...

4 Ocak 2013 Cuma


Sen elimde tuttuğum bir ateş,
Ben'se ağzımda bir sigara...
Bile bile yakıyorum kendimi seninle,
Ve her nefeste daha çok seviyorum seni...

Dokunmayın Bana!

Dokunmayın yarama,
Ağlarım artık...
Zaman mekan ve kalabalık umrumda olmaz,
Taşar göz pınarlarım...
N'olur uzak durun benden,
Yaşattıklarınız yeter artık...
Zaten ölüyorum kederimden,
Dokunmayın bana...

Anlat demeyin bana,
Anlayamazsınız anlattıklarımı,
Anlaması gerekenler bile,
Anlatıklarımı bilmelerine rağmen hala salakta...
N'olur dokunmayın yarama...
Çok derinden olur kanamalarım,
Her bir yanımı sarmış yar yaraların...
Dokunmayın bana...

Bıktım artık yalan dolan sözlerinizden,
Sahte sevgi gösterilerinizden,
Teselli etme çabalarınızdan!
Bırakın artık beni!
Ne sevin ne de sayın bundan sonra!
Uzak durun benden,
Dokunmayın yaralarıma,
Sizin olsun merhemleriniz,
Sizin olsun sevginiz saygınız,
Sizin olsun ahlakınız dininiz ibadetiniz!
Uzak durun benden !
Dokunmayın artık bana!

Bu mu lan sevgi dediğiniz?

Sevgi dediğiniz basitleştirdiğiniz, hatta sattığınız içine sıçtığınız o duyguyu nasıl tanımlıyorsunuz? Sevgi dediğiniz insanları tiksindirdiğiniz o duyguya neye göre karar veriyorsunuz? Sevgi de önemli olan tip boy pos kilomudur? Yoksa sizi sevenin sizi ne kadar mutlu edebildiğimidir? Yalanlardan yarattığınız dünyanın içinde mi yaşanır, yoksa yüreklerdemi? Siz böyle yaparak sevgiyi değil aslında kendinizi basitleştiriyorsunuz... Kullandığınızı sanıyorsunuz o duyguyu ama asıl kullanılan kendiniz oluyorsunuz! Hemde kendi kendinizi kullandırtıyorsunuz! Şimdi alayınıza sövmek vardı ama, duyguların hakkını veremeyen insana sövsen ne anlarki? Böylelerinin yüreklerini söküp atmak aslında ama... İnsanları yaptıklarıyla yargılayan karaktersizler; hiç gidip derdini dinlediniz mi o psikopat dediğinizin? Hiç gidip sordunuzmu lan neden bunu yapıyosun diye? Anca insanların arkasından konuşmayı bilirsiniz. Götünüz yemez çünkü karşısına çıkıp onu dinlemeyi. Sonrada müslümanın diye geçinirsiniz. Ulan şerefsizler! Gıybetin, dedikodunun affedilemez günah olduğunu yazan kitaba ibadet ederken bu yaptığınıza müslümanlık mı diyorsunuz? Size son sözüm; Allah herkesi ve herşeyi görür ve duyar. Bir bok yiyecekseniz ya tam yiyin ya da hiç tenezül etmeyin.Dürüst olun lan biraz insan olun biraz. İnsan olun ki tarafınız belli olsun. Düşmanlığınızda büyük olsun dostluğunuzda. Şerefsiz olmayın, yavşak olmayın. Ya da delikanlı ayağına yatmayın!

3 Ocak 2013 Perşembe

Gözyaşlarımın sorumlusu ne sensin, ne de ben...
Herşey şarkıların suçu...
Karanlık caddeleri aydınlatan ışıklar gibiydin, 
Sen ışığını kesince; Ben yolumu kaybettim...



Dön Gel Demicem...

Bir karanlık çöktü yüreğimin sol köşesine,
Ne olduğunu bilemediğim bir duyguyu yaşıyorum...
Sanırım ilk defa yalnızlık acıtıyor canımı...
Dön gel demiceğim artık sana,
Biliyorum ki zaten dönmiceksin sen de bana,
Ben senin aptal aşığındım oysa,
Nereye çeksen oraya gelirdim...

Baksana senin dışında bir cümle bile kuramıyorum,
Aklımda sensin fikrimde...
Görmüyorsun seni nasıl seviyorum,
Anlamıyorsun ama;
Ben senin aşkından ölüyorum!
Bir şerefsizin sevgisine sattın yüreğimi,
Paramparça ettin yaktın bedenimi...
Küllerimi savurdun aşk yollarına,
Hasretinle yüreğimi kavurdun...