29 Haziran 2013 Cumartesi

Sende .... be dumanım, sende ....

Sende bittin be dumanım, sen de bittin...
Ayrılık daha ayrılmamışken benden,
Sende gittin be dumanım, sen de gittin...
Henüz bitmemişti ki yürek yangınım,
Sana aşıktım, sana yanıyordu gönlümü aydınlatan tüm ışıklarım
Sana eriyordu yanan bir mum gibi içim dışım...

...

Sende bittin be dumanım, sen de bittin...
Her güzel şey gibi sonunda sen de bittin
Bu kadar mıydın bana; olmadığı yere kadar...
Nerde şimdi verdiğin o sözler?
Vaadler ve yeminlerin, nerede?
Gözlerin benimle, diğer yarın nerede?

Hakaret değil dizelerim;
Küfürlerimi sözcüklerle gizlemeyi öğrendim.
Mutlulukları melodilerde algılamayı,
Hüznü ise kalpte yaşamayı,
Seni şarkılarımızda anmayı,
Sen gidince anladım be dumanım, sen de gidince...

Sende gittin be dumanım, sen de gittin...
Yanacağımızı bile bile bizi bitirdin
Kimilerini almak için koynuna,
Bizi silip attın be dumanım....
Sende git dumanım, sen de git,
Bırak sadece hayallerim kalsın bana,
Sen mutluluğunu al da git dumanım sen de git...
Dumanların dizdirir senli dizeleri bana,
Ama bilemezsin ki; içtiğim her zehir senindi...
Eve bırakıp gittiğin gün içtiğim en güzel zehir idi.
Sende şimdi bittin be dumanım, sen de bittin...
Ben de bittim...

21 Haziran 2013 Cuma

Uykularımı sen çalmadın;
Onlar hep sana kaçtı...

Yüreğinizle Başbaşa...

Hayattan sadece tek bir şeyi istersin. Ona sahip olmayı. Onun dışında herşeyi hiç olmamış gibi sayarsın, sanki yoklarmış gibi. İki kişilik olur o an dünya sana. Sanki üçüncü bir kişi olsa yanınızda, kalabalık olucak, dar gelicekmiş gibi hissedersin. Onun uğruna herşeyi feda edersin, herşeyinden vazgeçersin. Arkadaşlarından, hobilerinden, oyunlarından, sigarandan, kağıdından, kaleminden vs... Bir süre herşey güzel gitmeye başlar...

Ta ki; sen ona alışana kadar. Sanki senin damarlarında gezen kan değilde, oymuş gibi olana kadar. Yaşamanı sağlayan seni hayatta tutan kalbini bile o sandığın an a kadar herşey çok güzel gitmiştir... Bağlanmışsındır artık onsuz yaşayamazsın. Ne yaparsa yapsın, ne kadar kötü davranırsa davransın... Çok saçma birşeydir aslında, sizi mutlu etmiyeceğini bile bile o oyunu oynamak. Ama; lanet olası iğrenç bir mutluluk ve ümit sarmıştır bütün hayal gücünüzün ve düşünebilme yetinizin etrafını. Sağlıklı düşünemezsiniz o oyunu oynarken. Ne kadar yara aldığınızı yada ne kadar acı çektiğinizi hissedemezsiniz. Ağladığınızı görebilirsiniz belki ama; sebebini asla çözemezsiniz... Daha doğrusu kendinizi hayal gücünüzü yöneten mutluluk ve ümit duygularının size sunduğu yalanla kandırmaya çalışırsınız, hatta kandırırsınız bile. Gerçeklerin farkında olduğunuz halde kendinizi kandırırsınız. Yavaş yavaş tökezlemeye başlar çehresi mutlulukla sarılmış hayalleriniz. Çünkü tek başınıza taşıyabileceğiniz yükler gün geçtikçe artarak ağırlaşmaktadır. Dayanabilmek için tekrar yalanlar üretirsiniz kendi kendinizi kandırmaya çalışan; bütün yükün sizde olduğunu farkedersiniz fakat, en azından onun yanında olduğunu zannedersiniz. Elinizden tutmaya çalışanlar olur bu sendelemelerinizin ardından. Hepsini geri itersiniz. Kimseyi duymak görmek istemezsiniz. Kimseye inanmak istemezsiniz. 

Gün gelir, birden yalnız olduğunuzu, yürüdüğünüz yolda tek başınıza kaldığınızı farkedersiniz. Çünkü yorulduğunuzda yükünüzü paylaşmak istediğiniz, yürüdüğünüz yol boyunca bütün yükü onun için omuzladığınız o kişi; size yardım etmekten kaçmıştır. Sizinle aynı yükü paylaşabilecek cesareti yoktur. Zor gelir ona sizin omuzladığınız yükün binde birini bili taşımak size yardım etmek... Sendelediğiniz zaman elinizi bile tutmak istemez artık. Elini uzattığında yardım etmesini isteyeceğinizi bilir çünkü...Bu yüzden çekip gitmeyi seçer. Yalnız kalırsınız. Arkanıza baktığınızda geride bıraktıklarınızı yada geride kalmayı seçenleri görürsünüz. Artık yükünüz daha da ağırlaşmaktadır. Sadece ağırlık olarak algılamayın bunu. Ağırlığınızın yanı sıra birde duygusal bir ağırlık hissedersiniz arkanıza baktığınızda. İhanetler, yalanlar, sahte yüzler vs... Ve yavaş yavaş terk etmeye başlar, mutluluk ve ümitler. Hayalleriniz bile terk eder bir süre sonra. Geriye dönmek istersiniz ama beceremezsiniz. Gücünüz kalmamıştır artık. Olduğunuz yere yığılıp kalırsınız. Birisi gelip elinizden tutacak sanarsınız, ama yanıldığınızı asla anlayamayacaksınız... Tüm bu farkında olabileceğiniz farkındalıkların farkına vardığınızda ise; sadece kendinizin var olduğunu görüceksiniz....

Bundan sonra yapıcaklarınız ise şöyle olucaktır;
Kimseye güvenemiceksiniz, kimseye inanamıyacaksınız. Yolda yürürken bile bir gözünüz hep arkanızda olacaktır. Arkadaşlık kuramayacaksınız. İnsanların nasıl birer kişiliğe sahip olduklarını tek bakışta anlayabiliceksiniz. Çok şey gördüğünüzü sanıp, hiç birşey görmediğinizi farkediceksiniz. Sürekli duygusal şarkılar dinleyip, ihanetleri, duyduğunuz yalanları, kalleşlikleri, dostluklarınızı, düşmanlarınızı vs... hatırlayacaksınız. Üzülmeyeceksiiniz ama, gözleriniz sürekli yağmur yağdıracak yanaklarınıza. Adını bile anmayacaksınız sizi yarı yolda bırakanların, fakat; silüeti gözlerinizden, acıları kalbinizden hiç eksik olmayacak. Güneş hiç doğmasın isteyeceksiniz. Onu hiç görmemek isterken, sürekli karşılaşabilmek için çaba göstericeksiniz. Özleyeceksiniz. Belki vazgeçiceksiniz, belki hergün daha fazla seviceksiniz. O yanınızda olmasada. Arada bir uykularınızdan onun sesiyle uyanacaksınız. Kalabalık ortamlarda her gördüğünüzü o sanacaksınız. Yıldızlarla konuşacaksınız. Alkol, sigara ve kahve üçlüsü en iyi sırdaşınız ve yoldaşınız olacak. Birşeyler karalayacaksınız, gözlerinizden her akan damla için. Ne olursa olsun, unutamayacaksınız. Hiçbir kötü anınızı hatırlayıp ondan nefret edemiceksiniz. Ama alışacaksınız. Onsuzluğa, yokluğuna alışacaksınız. O yanınızda olmayacak, acınız tükenmeyecek yada hiç eksilmeyecek. Belkide günbegün artacak ama, siz her uykudan uyandığınızda onun sesini duyacaksınız, her uykuya daldığınızda onu göreceksiniz. Herkesi ona benzeteceksiniz fakat; kimseyi yerine koyamayacaksınız.

Çünkü siz aşıksınız. Ve; aşk sizin için artık bir hayat dersi anlamına gelmektedir...