13 Mart 2013 Çarşamba

Ya Kal Yada Git...

Hadi diyelim aklımdan sildim seni,
Diyelim ki; düşünmüyorum artık...
Peki ya yüreğimdeki izlerin?
İzlerin nolucak?
Ne silinir ne de geçici türden bu izlerin...
Ben hergün geri dönüceğin günü beklerim...
Kokunu özlerim, sesini özlerim,
Gülüşünü, bakışını,
Seviyorum dediğin yalanlarını özlerim...
Yine de seni beklerim;
Çıkıp gelesin de bir yalanla daha beni kandırasın diye,
Hergün, hergece gözyaşlarımdan seni çizerim...

Sana ya kal ya da git demişken,
Şimdi nasıl derim ki seni çok özledim diye,
Ya da geri dön dayanamıyorum sensizliğe...
Leylası ölmüş mecnun kadar çaresizim şu anda;
Ne yanına varabiliyorum,
Ne de seni yanıma alabiliyorum...
Yokoluşumu izliyorum sensiz geçen her saniye,
Nasıl eridiğimi, yokluğunda takmaya çalıştığım maskenin izlerinden anlıyorum,
Yalnız kalıp kendimle yüzleştiğim zamanlarda...
Böyle sevgiye bu vefasızlık niye?
Derbeder ettin heba ettin de;
Dedim mi niye?

Sende ben diye birşey kalmamış olabilir belki,
Ama bendeki senler bir türlü bitmedi, gitti..
Yazdıklarım hep birbirinin aynı,
Nasıl anlatayım ki başka türlü içimdeki bu aşk'ı?
Seni farklı sanmıştım diğerlerinden,
Ne farkın kaldı ki şimdi onlar gibi gidişinden?
Kimleri sevmişsin sen,
Bir beni sığdıramadın mı yüreğinin bir köşesine...
Senin eskilerden farkın yoktu ama,
Ben senin eskilerinden fazlaydım...
Kimse sana benzemez ama;
Gözlerim işte...
Her gördüğünü sen sanıyorlar artık,
Nasıl bir özlemse bu,
Nasıl bir sevdaysa artık...
Cayır cayır yakıyor canımı...

9 Mart 2013 Cumartesi

Siktirdin Ve Gittin...


Sensizliğe nasıl dayandığımı merak ediyorsundur, eminim.
''Bugüne kadar çoktan dönerdi, hala neden sesi soluğu çıkmıyor'' diye düşündüğüne de eminim...
Yerini doldurabildiğimden ya da yanlızlığı, sensizliğie sevdiğimden değil;
Gidişinle yokoluşumun verdiği hazzı sevdiğimden...
Bu demek değildir ki seni unuttum...
''Unutmak'' sadece mecazi anlamlı bir kelamdır.
Kullanamazsın onu öyle gerektiği her yerde,
Çünkü soyut bir kavramdır o.
Unutamazsın...
Unutmak istedikçe hatırlarsın..
Fakat; sen giderken öyle bir acı bıraktın ki yerine,
O acının ağırlığında ezildim ben...
Bıraktığın acının altından kalkıcak bütün gücümü sana harcamıştım ben,
-Gitme diye...

Sen gidince işte böyle bittim ben...
Şimdi ne sesimi duyurabiliceğim biri var yanımda,
Ne de acımı dindirebilecek birilerinin omzu...
Aslına bakarsan dostluklarım arkadaşlıklarım oldukça fazla...
Ama seni anlatabileceğim bir kimsem yok yanımda...
Aynı senin gibi yani...
İçimde o kadar sen varken;
Yanımda, hayatımda hiç 'sen' olmaması gibi...
Hiç tanımadığım insanlara bile senden bahseder oldum artık,
Yeni kurduğum arkadaşlıklarıma bile sen sebeb oluyorsun...
Hayatımda olmayaşının değiştirdiği tek şey;
Hayalinle yaşamayı öğrenişim oldu...

Yatağa her girdiğimde yanımdasın mesela,
Gerçek senin aksine,
Hiçbir gece ayrı yatmıyoruz artık...
Ya da sarılmadan uyumuyoruz...
Hiçbir gün güneş senin 'günaydın' sözünü duymadan doğmuyor...
Yada geceler hiç sen 'iyi geceler' demeden iyi olmuyor...
Ama bunları bir ben biliyorum,
Bir de içimdeki 'sen' ler...
Sen bile bilmiyorken,
Başka kimselerin bilmesinin ne faydası var ki?
O yüzden bu sessiz sedasız soluk alışlarım...

Karşılaştığımızda başımı yere eğiyorum...
Sanmaki senden utanıyorum,
Ya da senden çekiniyorum...
Ben göz göze gelirsek bendeki hayalini kaybetmekten korkuyorum...
Ya da gözlerinde 'özledim' kelimesinin manasını görebilmekten...
Çünkü bunu görürsem dayanamam biliyorum,
'Ben de' derim 'ben de özledim'...
Ve dayanamaz sarılırım oracıkta sana...
Hasret kaldığım kokuna,
Doyamadığım tenine,
Ve; hiç bu kadar uzak kalmadığım ellerine,
Dokunurum diye korkarım...

Sen alışmışsın sanki bensizliğe,
Rahatını da bozayım istemiyorum aslında,
Senden görüceğim tepkiden falan değil ama;
Senin mutsuzluğunu görebilmekten korkuyorum...
Ne kadar yalan da olsa verdiğin sözler,
Yarım kalmış ta olsalar,
Sen yine mutlu ol istiyorum...
Sen mutlu ol ben mutsuz olayım...
Ne de olsa herkes mutlu olursa,
Mutsuzluk yalnız kalırdı...
Ben melankolik adamım,
Mutluluğa göre değilim demekki...

Ne olursa olsun seninle olsun istemiştim
Mutlu da olsak mutsuz da olsak,
Birlikte olalım ayrılmayalım demiştim...
Sen sevgini farkedemedin,
Ya da çok sevildiğini farkettin,
O yüzden siktirdin ve gittin...

5 Mart 2013 Salı

Duygu Kaptan'ı...

Mutluluktan ibaret sanardım aşk'ı...
Geç farkettim gözyaşlarından oluşan bir okyanus olduğunu,
En iyi yüzücülerin bile boğulduğunu geç farkettim...
Meğer; 
Bu okyanusta kalabilmek için,
Duygulardan bir sandal yapıp o sandalla oynaman gerekiyormuş...

Ne kadar güçlü olursan ol,
Ne kadar iyi bir yüzücü olursan ol,
Alnının teriyle,
Kollarının kuvvetiyle aşamazmışsın bu okyanusu...

Sadece iyi bir kaptan olman gerekiyormuş,
Duygulardan kendine bir sandal yapıp,
O sandalı kullanabilecek bir kaptan...
Sana verilen duyguları kullanmasını bilemezsen,
İyi bir kaptan olamazmışsın...